Zorda olduğu her halinden belli!..
Jestlerinde, mimiklerinde hal ve hareketlerinde, yani vücut dilinde açık açık görülüyor bu…
Kendi dediğine kendinin bile inanmadığı açık.
Zaten artık kimse yemiyor on altı yıllık dolmaları!..
Hatta belli etmeseler bile “ biz onun ayah gabısının gutusuyuh!..” diyenler dahi yemiyor artık!
Ya da yeseler bile, eh işte ancak öyle yiyorlar!
Yani inanın onların bile mideleri bulanmaya başladı…
Zamanı gelmiş fikirler gibi, zamanı gelmiş duygular vardır!
Önlerine hiç kimse geçemez onların.
Yasaklar para etmez, engeller durduramaz onları.
İlla bir yolunu bulup dile gelirler.
Hatta o fikrin kaynağı veya o duygunun menbaı olan yürekler bile durduramaz onları…
Dedim ya bir yolunu bulup illa çıkarlar ortaya.
Dayanılması en zor acılar insanın içine sakladığı, dışa vuramadığı acılarmış.
Onun için olsa gerek ki düşünürün biri;
“İçiniz kor gibi yanarken susmak, acıların en beteridir.” demiş…
Aman efendim coştular coştular…
Hataları yüzlerine çarpılınca adeta kudurdular.
Derunlarında gizli olan niyeti birileri okuyunca bozuldular.
Gafletlerini, hatta bana göre ihanetlerini suratlarına sıvayınca kızgın saca basmış gibi zıplamaya başladılar!
Açıklama üstüne açıklama, genç yavrularımızın açıklamalarını yeterli bulmayınca, bu sefer kendileri başladılar kendi hatalarına kılıf aramaya…
Efendim 4-5 saat kadar önce içimi burkan bir haberi, yani hemen bu yazının altındaki;
“ÜLKÜ OCAKLARI TARİHİNDE BÖYLE BİR SKANDAL YAŞANMADI!” başlıklı haberi ve muhtevasını sizinle paylaşmıştık (sosyal medya).
Haberin etkisi birilerini fazla üzmüş olsa gerek ki, Ocaktaki yavrularımıza yeni bir açıklama daha yaptırdılar…
Daha doğrusu Ocağımızın resmi adresinden Ocak Başkanlarımıza bu gün bir mektup gönderttiler.
Ben bunların ideolojileri Türkeş düşmanlığı diyordum da inanmıyordunuz…
Buyurun!
Yorum yapmaya bile gerek görmüyorum.
Haberi ve haberin belgesini olduğu gibi ekliyorum.
Haber şöyle;
Bir psikolojik hastalık olan aşırı utanmayı hariç tutacak olursak, insanların taşıdığı ortak duygulardan biri utanma duygusudur.
Tabii normal insandan ve olması gereken (yani fazileti tamamlayan) normal utanma duygusundan bahsediyorum. Bir insanı yapacağı yanlışlardan, hatalardan koruyan, insanı önce Yaradan’ın sonra da eşinin dostunun ve edep sahiplerinin yanında mahcup olmaktan muhafaza eden utanma duygusundan bahsediyorum.
İnsanı hayvanlardan ayıran utanma duygusunu anlatmaya çalışıyorum.
Bu satırları bir önceki yazımın devamı olarak da kabul edebilirsiniz…
Daha doğrusu “hesaba geldiğiniz zaman iyi, hesaba gelmediğiniz zaman kötü” oluşun bir eski örneği olarak ele almanız da mümkün!..
Eski diyorum çünkü, bugün kendim fazla bir şey yazmak istemiyor, ama yıllar önce yazılmış eski bir yazıyı size takdim etmek istiyorum…
“Cümleler doğrudur sen doğru isen,
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen..„
Böyle demiş Yunus Emre…
Eeee…
Koca Yunus böyle dediğine göre vardır bir hikmeti.
"Allah’ım insanları gösterişten koru!
İlimle meşgulse ilmi gösterişten,
Sanat yapıyorsa, sanatla ilgili gösterişten,
Siyaset yapıyorsa, siyasi gösterişten,
Ticaret yapıyorsa, ticari gösterişten,
Hele hele ibadet yapıyorsa onu gösterişin her türlüsünden muhafaza buyur Yarabbi…
Partilerin YSK’ya verilen listeleri bir daha gösterdi ki;
En geçerli meslek yalakalık…
Tabiki herkese şamil değil bu dediğim.
Değil ama inanın yalaka olmayanlar kaide bile olmayacak kadar istisna sayılırlar!..
Yine önümüzde bir seçim var.
Yine demokrasicilik oynuyoruz milletçe!..
Yine güya millet temsilcilerini seçecek…
Veya seçeceğini sanıyor!
HEM DE HİÇ GÖZLÜK TAKMADAN!..
Malumunuz bu gün 19 Mayıs, Atatürk'ü anma, gençlik ve spor bayramı...
Artık milli bayramlarda veya 10 Kasımlarda özellikle dikkat eder hale geldim.
Beyanlara dikkat ediyorum…
Davranışlara dikkat ediyorum…
Dikkat ettikçe de riya görüyorum riya…
Ey Güzel Allah'ım;
Biliyoruz ki, bütün dua nehirleri sevgi denizine akar. Bütün kötü huylar ve hırslar o sevgi denizinde yıkanır. Böyle bir yıkanmanın yani temizlenmenin neticesinde de idrakimiz zaman denen mefhumu en güzel şekilde değerlendirecek yolları arar bulur...
Bir insan boşa geçen zaman zaiyatının en büyük zaiyat olduğunu bu yollarda öğrenir idrak eder...
Ben hesabına gelmeyen, kendi çıkarlarına ters düşen veya kızdığı insanlara kendine has özelliklerle saldıran böyle birini görmedim!
Yani bu kadar olmaz!
Yahu utanmak da yok arkadaş!
Koskoca bir partiyi bu hale getirmenin, Feleğin çemberinden geçmiş, (koynunda beslenen yılanların kahpeliği hariç) her türlü kahpeliğin üstesinden gelmiş bir nesli, bir iman ordusunu amaçsız, gayesiz, şevksiz, heyecansız bırakmanın en ufak üzüntüsünü yüzünde görmek mümkün değil bu zatın!..
Bırakın üzüntüsünü, tam aksine bir hareketin sevdalılarını sırtından vurmanın mutluluğunu yaşıyor sanki...
Ender de olsa bütün bu olumsuz gelişmelerin içinde zaman zaman yılışmalarından bunu okuyorum suratında...
Öyle ki, verilen görevi başarıyla deruhte etmenin keyfini sürüyor adeta!
Allah'ım insanları manevi zayıflığın pençesinde bırakma...
Onları o zayıflıktan muhafaza buyur. Çünkü aklı, imanı, iradesi, güçlü olmayan Sana doğru bir adım dahi atamaz...
O ne kötü zayıflıktır ki;
Dünyanın her varlığına hatta beşerin en kudretli makamlarına sahip oldukları halde bir çoklarının sana doğru bir adım atacak güçleri ve kudretleri yoktur.
Allahım şu mübarek Berat Kandili beratımızın vesilesi olsun inşallah...
Artık bize güzellikleri ruhu çirkinlerde, iyilikleri yüreği kötülerde aratma Yarabbi...
Hiç bir seçimde bu denli heyecansız, ilgisiz olduğumu hatırlamıyorum...
Tamam, Başbuğ‘umuzun aramızdan ayrılışıyla başlayan bir hal bu bendeki hal, ama bu halin, bu seçimdeki kadar bende tavan yaptığına hiç şahit olmamıştım...
Yarabbi şu mübarek Cuma'nın yüzü suyu hürmetine insanlara varlıkların lisanına vakıf olmayı nasip et!..
Her zerre, canlı cansız her varlık bir lisanla konuşurki işte bu hal dili dediğimiz şeydir.